top of page
Search

Özlem Özdemir ile Cumhuriyetimizin Öncü Kadınları Üzerine Bir Söyleşi: Geçmişin Kahramanlarından Geleceğin İlhamına

Updated: Sep 15, 2024


Özlem Özdemir ile Cumhuriyet tarihi üzerine söyleşi
Özlem Özdemir

Photo Credit: Gülay Ayyıldız Yigitcan. Courtesy of Özlem Özdemir, 2024.


Dünyanın her yerinde olduğu gibi Montreal’de de Cumhuriyetimizin 101. yaş gününü kutlama hazırlıklarına başlamışken, bu kez, Blog Turquebec’in söyleşisinde, belgeselci, gazeteci ve yazar sevgili Özlem Özdemir ile birlikteyiz... Türkiye’de ve uluslararası medya sektöründe uzun zamandır kadın çalışmaları yürüten Özlem, Cumhuriyet Işığında Söyleşiler, İlham Veren Cumhuriyet Kahramanları: “Öncü Kadınlar”, İlham Veren Cumhuriyet Kahramanları: “Öncü Erkekler”, Afet: Atatürk’ün Manevi Kızı Prof. Dr. Afet İnan’ın Yaşam Öyküsü, ve Benim Adım Afet ve raflarda geçen hafta yerini alan Afet’in Ay Macerası adlı kitapların yazarıdır. Geçen yıl, Cumhuriyetimizin 100. yılına ithafen, Kadınlar Cumhuriyeti: Bilimin Öncü Kadınları kitabını yazdı. Bu Cumhuriyet kadınına saygı duruş niteliğindeki biyografik kitap, kadınsı duygu dolu anlatımıyla, bizleri ortak hüzünlerimizde, kazanılmış haklarımızın ardından asıl kazanılması gereken bir mücadeleyle baş başa bırakılma hikayelerinde öncü kadınlarımızı anlatıyor... 

 

Yine 100. yıla armağan olarak hayata geçirdiği Cumhuriyet’in Öncü Kadınları sergisiyle, Cumhuriyet tarihinde öncülük etmiş yirmi kadın kahramanımızla bizleri buluşturdu. Son olarak 100. yıl için “Türkan: Bir Bilim Kadınının Öyküsü” adlı belgeselin yapımcılığını üstlendi. Atatürk’ün önderliğinde başlayan ve bireysel mücadelelerle ülkelerine yüreklerini koyarak faydalı bireyler olmuş kadın ve erkeklerimizi, Özlem’in kaleme aldığı kitaplarla artık üzerinde konuştuğumuz, tanıdığımız, bizim olan kahramanlarımıza dönüşüyorlar.

 

Dilek: Sevgili Özlem, bir gazeteci ve yazar olarak eski usul politikayı bir kenara itip; kitaplarınızda bizi yaratıcı, topluma değer katmış, üretken, sanat ve bilimin ışığından nasibini almış, insan odaklı öncülerimizle buluşturuyorsunuz. Yazdığınız tüm kitaplar Atatürk devrimlerini temel alan, yapıcı, geleceğe enerji veren ve üzerlerinde sohbet edilecek birçok meseleye değiniyor. Ben öncelikle, İlham Veren Cumhuriyet Kahramanları serisinden bahsetmek istiyorum. Bu muhteşem kahramanlarımızın bazılarından bunca zaman niçin haberimiz olmadı? Biz neyi ıskaladık?

 

Özlem: İlham Veren Cumhuriyet Kahramanları serisi, önce “Öncü Kadınlar” kitabıyla başladı. Ben de biyografi meraklısı bir okurum ve kadın öykülerini özellikle takip ederim. 2015 ya da 16 yılı olmalı, kız çocukları için yazılan ve dilimize çevrilip çok satanlar arasına giren bir kitap elime geçmişti. Kitapta bir tane bile Türk kadınının olmamasına çok bozulduğumu anımsıyorum. Sonra çocuklar ve gençler için bizim kadınlarımızı anlatan Türkçe kitap da olmadığını fark ettim. Ve dedim ki, “kimse yazmıyorsa sen yaz Özlem!” Yazmaya soyununca, araştırmalarım beni daha da üzdü, biz o kadar değerli ve başarılı kadınlarımızın hemen hiçbirini tanımıyoruz aslında. Bu böyle olamaz dedim, bizim bu kadınları hem bilmemiz hem de gençlere öğretmemiz lazımdı. Bu bir kültür aktarımıdır ve dünyada buna çok önem verilir. Ardından “Öncü Erkekler” kitabını yazdım çünkü çok başarılı erkek kahramanlarımız da var ve hem erkek hem kızlara örnek olacak kişileri birlikte aktarmak lazım. Ardından diğer kitaplarım kaçınılmaz olarak geldi. Ve her kitapla farkına vardım ki, bu cehaletle açıklanamayacak kadar büyük bir sorun. Atatürk öldükten sonra her şeyin değişmeye başlaması gibi, bilinçli olarak bize hafızasızlık dayatılmış. Cumhuriyet’i temsil eden her anlayış ve de kişiler tarihten yavaş yavaş silinmeye başlamış, bilhassa kadınlar… Çünkü Cumhuriyet, en çok kadın demek. Ve Cumhuriyet’i yükselten kadınları unutturursanız, Cumhuriyet’i de silikleştirebilirsiniz. Bir de tembel olduğumuzu söylemeden edemeyeceğim, siyasetçilerin kabahati zaten çok büyük de mesela tarihçilere büyük iş düşmüşken bence görevlerini bence yeterince önemsememişler. Tarih, bir kere yazılıp bırakılacak bir şey değil, nesilden nesile aktarmaya devam ettirmezseniz aradaki boşluğu bir gün gelir birileri kendi istediği gibi yeni bir tarihle doldurur. İnsan örnekleri de bunun parçasıdır, hele ki bizim gibi çarpıcı bir kuruluşa ve tarihe sahip ülkelerin insanları yaşatılmayı hak eder, dünyada bu böyledir. Onları yaşatırsanız gençlerin ülkeleriyle bağ kurmaları kolaylaşır, onlara “ben de yapabilirim” duygusu aşılanır ve ülkeyi geliştirecek olanların kendileri olduğu bilincini taşırlar. Benim derdim, bu hafızasızlık ve vefasızlığa karşı bugün bizlere yol açan o insanları hem yeniden hatırlatmak hem de gençlere tarihlerinin hiç de sandıkları gibi zayıf olmadığını, aksine gurur duyacakları bir geçmiş ve öncülere sahip olduklarını bilmeleri. Bu da Cumhuriyet’i savunmanın bir yolu aynı zamanda.

 

 

Dilek: Kadınların Cumhuriyet tarihindeki rolünü anlatan projelerinizde, okuyucularınızdan ve sergi ziyaretçilerinden aldığınız en anlamlı geri dönüş ne oldu?

 

Özlem: Özellikle sergi süreci benim için bambaşka bir deneyimdi… Birebir etkileşim sağlayan bu disiplin, beni umduğumdan da fazla mutlu etti. Çeşitli yaşlardan sayısız kadınla serginin ilk açıldığı İstanbul’da, on gün sarılarak ağladık, anlatması zor bir deneyim. Kimi nereden nereye geldiğimize kimi ise yalnız değilim duygusuna ağlıyordu. Sergide yer alan kadınların yakınlarından çeşitli şehirlerden bana ulaşıp teşekkür eden ya da benim de anneannem, teyzem ilk kadın şu biliyor musunuz diyerek onları da anmamı isteyen (neyse ki onların hepsi benim sergimde yer alıyordu da mahçup olmadım) insanlar beni o kadar mutlu etti ki, iyi ki yapabildim bu işi diye düşündüm… Kitaplarımda da zaman zaman benzer diyaloglar yaşanıyor ama beni en sevindiren, gençler için yazdığım kitaplarla onlarla buluştuğumda bizim bu başarılara sahip insanlarımız hatta kadınlar olduğunu öğrenmenin onlarda yarattığı şaşkınlık ve hayranlık oluyor. O nedenle yediden yetmişe ulaşabilecek bir çeşitlilikle öncülerimizi anlatıyorum.

 

Dilek: Atatürk’ün önderliğindeki kadın kahramanlarımızı anlatan çalışmalarınız, günümüzdeki kadın hakları mücadelesine nasıl bir ışık tutuyor?

 

Özlem: Cumhuriyet’in bir kadın devrimi olduğunu ve en çok biz kadınlar için hayati olduğunu anlamaya ışık tuttuğunu umarım. Kadınların haklarını dünyanın pek çok ülkesinden evvel, ve hep dediğim gibi saçının teli incitilmeden, kazanmalarının öneminin de azaldığını, azaltıldığını düşünüyorum. Ya cehaletten ya kötü niyetten. Çünkü kendi haklarını nasıl kazandığınızı bilmezseniz, başka ülkelerdeki mücadelelere benzer öyküler yazmaya ihtiyaç duyabilirsiniz. Oysa o kadar şanslıyız ki, özenilmesi gereken aslında biziz. Üretimlerimle bunu anlatmaya çabalıyorum. Bu konuda bilgi sahibi olunmasına katkım oluyorsa sevinirim. Ayrıca, bizim haklarımızı kazanmamızın öncüsü Prof. Dr. Afet İnan’dır. Bakın bu konu doğru düzgün bilinmiyor ve ben sırf bu yüzden Afet İnan biyografisi yazdım ve bir parça daha iyi bilinmesine katkıda bulunmuş olmaktan gururluyum. Bizim Atatürk şansımızın da iyi bilinmesi lazım, böyle bir lidere sahip olmaktan bir kadın ancak gururlanmalı, “haklarımızı kimse vermedi” gibi haksız ve özenti bir cümle içinde bugünkü hayatını borçlu olduğu bir kurucuya bunu demek her şeyden önce çok ayıp. Türk kadınlarının Cumhuriyet sayesinde hak temelli kavgası olmadı, haklarımıza sahibiz. Asıl bu hakları neden kaybetme riskiyle karşı karşıya kalmamıza izin verildi, bence onunla meşgul olmak daha faydalı olur. Kendi adıma minnettarım Atatürk’e ve tüm eserlerim ona olan borcumu ödemek amacıyladır.

 

Dilek: Kitaplarınızın, özellikle genç nesillere nasıl bir mesaj vermesini umuyorsunuz?

 

Özlem: Öncelikle Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 yılı dolduran şanlı tarihiyle gurur duysunlar, Atatürk’ü iyi ve doğru anlasınlar ve dünyadaki diğer yaşıtlarından eksiklikleri olmadığını unutmasınlar istiyorum. Kendilerine inansınlar, hangi sosyal sınıf ya da ekonomik durumun içinde olurlarsa olsunlar hayal kurmaktan korkmasınlar ve kitaplarım gençlerin “100 yıl önce onlar yaptı, ben de yapabilirim!” demelerine kapı açarsa, ben vazifemi yapmışımdır.

 

Dilek: Gelecek projeleriniz arasında kadınların rolünü anlatan başka kitaplar veya belgeseller var mı? Varsa, biraz bahsedebilir misiniz?

 

Özlem: Elbette, ben üretmeden yaşayamıyorum. Yeni çocuk kitabım “Afet’in Ay Macerası” bugünlerde çıktı. “Benim Adım Afet”le başlayan serinin ikinci kitabı olan bu kitapta, kahramanımız Afet, NASA’daki ilk Türk kadını Prof. Dr. Dilhan Eryurt ile fantastik bir maceraya çıkıyor, çocuklar ve bence yetişkinler de bayılacak. Onun dışında Afet İnan’ın hayatını anlatan belgesel projem var. Ancak projeye bütçe bulmakta zorlanıyorum açıkçası, belgesel ile Türk kadınlarının haklarını kazanma süreci ve Atatürk Türkiyesi’nin kadına verdiği değeri de dünyaya anlatmayı hedefliyorum ama bu konuya destek bulamamak beni üzüyor. Yine Boğaziçi Üniversitesi hakkında bir projem var ve fakat ona da destek bulabilmiş değilim. Kendi ülkemin değerlerini insanlara anlatmak çabasının sahipsiz kalmasının kalbimi acıttığını saklayamam… Yazmakta olduğum bir romanın yanında, yine öncü kadınları merkeze alan iki farklı sergi projem daha var. Ayrıca “Cumhuriyet’in Öncü Kadınları” sergisini hem Türkiye’de hem de dünyanın çeşitli yerlerinde sergilemek için çalışıyorum.

 

Dilek: Birçok ülkede ve Türkiye'de üniversitelerde sunumlar gerçekleştiriyorsunuz. Bu konuşmalarınızda, kitaplarınızda değindiğiniz gerçekliklerle bugüne nasıl bir ders çıkarıyoruz hep birlikte?

 

Özlem: Ders çıkarıyor muyuz emin değilim ama ben inandıklarımı, araştırdıklarımdan öğrendiklerimi içtenlikle anlatmaya devam ediyorum. Her kesimden insanın yoksullukta eşit olduğu noktaya geldiği için olsa gerek, böyle yaşamaya devam etmek istemeyenlerin sayısının arttığını görmek mümkün. Ancak yine de çıkarılacak ders çok. Çünkü bu ülkenin geleceğini karanlığa gömecek olmasına rağmen müfredat onaylandı. Neden? Çünkü yeterince tepki verilmedi. Atatürk ve laik Cumhuriyet’in değeri geçmişe oranla daha iyi hatırlandı ama bence o konuda da daha çok yolumuz var. Şahsen bambaşka bir 100. yıl hayal ederdim ama ikinci yüzyıl için umutsuz değilim. Çünkü ben ilhamımı ve gücümü, “Umutsuz durumlar yoktur. Umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim,” diyen Atatürk’ten alıyorum. Herkesin yapabileceği bir şey var, eğer bunu hatırlarsak işte umut sürer. Çünkü umut biziz…

 

Dilek: Bu içten söyleşi için, Montreal'li okuyucularımız ve Blog Turquebec adına teşekkür ederim.




コメント


© 2018-2025 by TURQUEBEC. All Rights Reserved.

bottom of page